Geçtiğimiz haftalarda İkies Atölye buluşmalarında Ç. Ü. Grafik Tasarım öğrencileri bizleri ziyaret etti. Pırıl pırıl, birbirinden güzel çocuklar hepsi. Yaklaşık 2.5 saat boyunca inanılmaz keyifli sohbet ettik. Biraz ajanstan biraz okuldan, biraz işten biraz hayattan konuştuk. Şaşırtıcı bir durumu öğrendik, bu güzel gençler ajanslara gitmekten çekiniyorlarmış.
– Neden dedik daha önce denediniz de bir sorun mu oldu?
– “Yoo denemedik ama öyle bir önyargımız vardı” dediler.

Vardı dediler diyoruz çünkü artık öyle bir ön yargıları kalmadı, İkies Pr ekibi olarak hepsini ortadan kaldırdık. Biz ortadan kalktı diyoruz ama bir de onlardan dinleyelim bakalım kalkmış mı?
O gün keyifli sohbete dahil olan arkadaşlarımızdan Mutluhan Turhan bizimle ve öğrencilerin reklam ajanslarına bakış açısıyla ilgili neler yazmış bakalım.

“Adana’da bildiğiniz ajans isimlerini sayınız!”

Sanıyorum, hayatımdaki en zor sorulardan biriydi. Ciddi anlamda bu soruyu duyana dek hiç düşünmedim ya da gidip görmek, oradaki ortamları ziyaret etmek aklımın ucundan geçmemişti. Bildiğim bir kaç tane vardı elbette ama kulaktan duyma şeyler ya da otobüs ile geçerken gördüğüm kadarıyla. Fakat bu elbette geçerli bir sebep değildi. Neden daha önce sorgulamamıştım? Merak etmemiştim? Bu sanıyorum benim problemim olduğu kadar, toplumun, toplumdan ziyade eğitim sisteminin problemiydi. Bilmiyorum ama belki mesleki açıdan kendimde gördüğüm yetersizlik ya da toplum olarak ajansta çalışanlara ulaşılmayan bir mertebede olduğuna inandığımız ”yanlış algı” durumundan ötürü hep bir çekingenlik olmuştur bende kendi adıma. Ta ki İkies PR ve Tanıtım Danışmanlığı’nın varlığından haberim olana kadar. Bu algıyı öyle bir değiştirdiler ki şimdi bambaşka bir bakış açısına sahibim.

Her şey Sevgili Can Hocamızın bölümümüzün ortak grubunda yaptığı bir paylaşım ile başladı. Kendisinde buradan sevgiler 🙂 İkies PR ve Tanıtım Danışmanlığı ajansının sınırlı kontenjana sahip bir atölye düzenleyeceğinden o zaman haberim oldu. Hemen içimde bir gitme isteği oluştu. Çünkü merak ediyordum ajans ortamını. Ne bir staj yapmıştım ne de görme imkanı yakalamıştım. Her neyse, hemen mailimi attım ve katılım isteğimi ilettim. Sağ olsunlar hemen geri döndüler tatlı bir dil ile. Gün geldi çattı. Mübarek bir Cumartesi günü uyandım yeni güne. Hazırlandım çıktım attım kendimi baraj yolu sokaklarına. “Nasıl giderim?” sorusunu sordum ve arkadaşım Çağla ile haberleşip, buluştuk. Sohbet muhabbet, heyecan içinde düştük yollara. Daha önce yolunu bilmediğim taraflara gittik. Sonrasında sora sora Bağdat bulunur hesabı, biz de teknolojiye başvurduk. O sokaktı bu sokaktı derken bulduk bu güzel ajansı. Çağla’ya söylediğim ilk şey şuydu: ”Dışı böyleyse içi nasıldır acaba? Efsane değil mi? ” 😀 Her neyse girdik içeriye. Mest oldum tabii. İç mimariye, dekorasyona çocukluğumdan beri inanılmaz ilgim vardır bundan kaynaklanıyor sanırım. Her neyse 1. kat 2. kat derken Tamer abi karşıladı bizi, sonrasında sırayla tanıştık diğer ajans çalışanları ile. Muhteşem koca yürekleri olan insanlar. İyi ki tanıştık!

Açık söylemek gerekirse hep şöyle düşünüyordum şimdi eğri oturup doğru konuşmak gerekirse: ”Bu ajanslarda çalışanlar ne kadar havalıdır yav” diye diye çekinirdim hep. Kara kara düşünürdüm ilerde bir yere çalışmaya başlarsam nasıl olacak, ya kendimi kötü hissedersem vs. diye. Bütün bu kaygılarımı ben bu ajansta yendim. İyi ki gittim. İyi ki tanıdım.

Konuyu dağıttım sanırım devam edeyim. Sonrasında tanışma, kaynaşma, ajans ve grafik tasarım algısı adı altında bir yuvarlak masanın etrafına sıralandık başladık sohbet etmeye. Fırından yeni çıkmış poğaça ve kurabiyeler yanında mis gibi çayla ikramlar geldi. Fakat kurabiye ve poğaça yiyemedim çünkü sıkı bir spor ve diyet programındayım af ola 🙁 Ama aklım da kaldı hani [Simge] Fakat çayı bir Rizeli olarak çok beğendim. Şunu söyleyeyim diğer geldiğimde kendim bir şeyler yapıp götürmek istiyorum. Grafik tasarım adına, genel piyasa adına birçok konu hakkında konuştuk. Ama tüylerimi diken diken eden bir konu üzerinde duracağım: Konuşmanın bir yerinde Aliye Hanım şöyle söyledi: ”Bir gün arabada gidiyoruz. Kızım bana döndü ve: ”Anne bu panolardaki reklamları sizin ajans mı yaptı?” diye sordu. “Evet kızım, bizim ajans yaptı” demenin verdiği gururu yaşamak çok başka bir şey” demişti. Bu şey beni hem duygulandırdı hem de tüylerim diken diken oldu. Ciddi anlamda senin ekip ruhuyla başardığın bir reklam afişi, billboard her ne olursa olsun, sizden üretilen bir şeyin tüm şehirde belirli bir kitleye hitap etmesi yayınlaması, muhteşem bir duygudur. Umarım ben de bu duyguyu bir gün tadarım. Bu anlatılan beni ciddi anlamda yüreklendirip, azim kazanmamı sağladı.

Aslına bakarsanız bu ziyaret sayesinde benim algılarım açıldı. Benim için bir Rönesans tablosu gibiydi ajans. Yenilendim. Tabularımı kırdım. Fakat neden bilmem normalde çenem hiç durmaz orada konuşamadım. Sanırım böylesi güzel bir ortama ve insanlara karşı nutkum tutuldu.

Diyeceğim o ki sevgili grafik tasarım okuyan arkadaşlar ya da hazırlananlar veya benim gibi düşünüp kendini boş yere kaygıya sürükleyenler. Tabularınızı kırın ve benim 4 yılda yapamadığım ”Ya bu ajans ne iş yapar? Gidip bir tanışayım, sorayım” diyerek direkt, tabir yerindeyse “lap!” diye dalın içeriye. İnanılmaz güzel insanlar karşılayacak sizleri. Sadece burası için değil bence bu algı, inanın bana! Çünkü bir şeyleri başarmak ve elde etmek istiyorsan ”zirvede olup sesimizi duyurmak” istiyorsak bu dediklerimi yapmamız gerekiyor. Geç de olsa, bu algıyı kırmama yardımcı olan tüm ekibe çok teşekkür ediyorum. Muhteşemsiniz! En kısa zamanda tekrar geleceğim. Çok istiyorum! Söyleyeceğim son cümle de şu olsun: Tabuları kırmak için güzel bir gündü!

Teşekkürler İKİESPR :))

İçtenliğin ve samimi yazın için teşekkürler Mutluhan 🙂