2017 yılı sosyal medya için oldukça hareketli bir yıldı. Hikayelerin, boomerangların, canlı yayınların yükselişe geçişini hepimiz izledik. Bu hareketlilik haliyle markaların da içeriklerine yansıdı. Biz reklamcılar anlık ve günlük içeriklerin dijital reklamlara nasıl uyarlandığını deneyimlerken, sosyal medya kullanıcıları da hedef kitlesinde bulundukları markalarla daha çok ve daha beklenmedik şekillerde karşılaşır oldular.

2017 hikayelerin ve videoların yılıydı. Peki 2018’de sosyal medyayı neler bekliyor, bir bakalım:

İÇERİK, İÇERİK VE İÇERİK

İçeriğin kazandığı önem elbette sadece bu yıla özgü değil. İçerik her zaman önemliydi, hala önemli ve bana kalırsa reklamcılık olduğu sürece de önemli olacak. Şekli, dili, rengi, verdiği mesaj her ne olursa olsun; yarattığınız içerik özgün, samimi ve amaca hizmet eden bir içerikse; tebrikler, olmuşsunuz demektir. Özetle; 2018’in yükselen trendlerinde ilk sırayı yine “iyi içerikler” alıyor.

STOK FOTOĞRAF OUT, ÖZGÜN GÖRSELLER IN!

Çok güzel kadınların, çok yakışıklı erkeklerin, inci gibi dişlerin, porselen gibi bebeklerin devri, üzgünüz ama geride kaldı. Biz reklamcılar aynı stok fotoğrafı yirmi farklı işte görmekten ne kadar sıkıldıysak, emin olun kullanıcılar da o kadar sıkıldılar. İnsanlar artık alacakları hizmet ve ürünü birebir yansıtan görsellere inanıyorlar ve bu şekilde hazırlanmış içeriklerle daha fazla etkileşime geçiyorlar. O nedenle müşterisini fotoğraf çekimine ikna edebilecek meslektaşlarımı şimdiden tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum.

MASAL ANLATMA, HİKAYE PAYLAŞ!

Kulislerde Snapchat’i satın alamayan Marc Zuckerberg’in hırs yapıp her mecrayı story’lere boğduğu konuşuladursun, artık çoğu kullanıcı en çok hikaye paylaşımlarıyla ilgileniyor. Bunu fırsata çevirmeyi başaran markalar ise şüphesiz ki rakiplerinin bir adım önüne geçiyor. İnsanların gösterdiği ilgiye bakarak 2018’de de sosyal medyanın hikayelerin yılı olacağını tahmin etmek hiç de zor değil.

ÜNLÜLER DEĞİL, GERÇEK KULLANICILAR DAHA KIYMETLİ

Ben küçükken televizyona ne zaman güzelliği ile öne çıkan bir ünlü çıksa babaannem “o kadar boyayı bana sürseler ben de öyle olurdum” derdi. Dolayısıyla ünlü samimiyetini sorguladığım yıllar kendi adıma çok eskilere dayanıyor. Bu konuda yalnız olmasam gerek ki yapılan araştırmalar ünlülerin tanıtımını yaptığı ürün ve hizmetlere bakışın daha ön yargılı olduğunu gösteriyor. Ünlülerin yerini ise; bloggerlar ve youtuberlar almış durumda. Gerçek kullanıcı deneyimi sosyal medyada her zaman çok daha fazla alıcı buluyor. Bu durumun bu yıl çok daha yerleşeceğine ise şüphem yok.

OYNAT UĞURCUM!

Biz milletçe iyi bir okuyucu olmasak da iyi bir izleyiciyiz. Bu özelliğimiz sosyal medyada da öne çıkıyor ve biz reklamcılara video içeriklerin kıymetini her zaman hatırlatıyor. Canlı yayınların, boomerangları ve videoların bu yıl da önemini koruyacağını söylemek için müneccim olmaya gerek yok diyorum.

İYİ HEDEFLEME, İYİ ETKİLEŞİM

Sosyal ağları kullanan ve her geçen gün artan insanla birlikte, sosyal medyada gürültünün seviyesi de o kadar artıyor. Bu da marka mesajlarının duyulmasını zorlaştırmaktadır. Dolayısıyla, bu mesajların hedeflenmesi için kullandığınız mecranın ve dilin önemi artıyor. Bu noktada sadece yaratıcı değil, iyi de bir stratejist olmanız gerekiyor. Bu yıl da hedeflemelerinizi doğru yapmalı, yol haritanızı düzgün çizmeli ve sesinizin tonunu iyi ayarlamalısınız.

Özetle; 2018 yılında, 2017’de gördüğümüz pek çok şeyin gelişimini bana kalırsa görmeye devam edeceğiz. Bunun için de markaların iletişim stratejilerini belirlerken “İyi içerik/ Doğru Mesaj”, “Kullanıcı Deneyimine Göre Pazarlama” ve “Doğru Strateji” olmak üzere 3 ana başlığa odaklanmaları gerektiğini söyleyebilirim.

Tüm bunlara kafa yormaktansa her şeyi sizin yerinize her şeyi düşünecek bir ajansla çalışmanız elbette en doğrusu olacaktır.